Kanser, tıp dünyasının son yıllarda üzerinde en çok durduğu hastalıklardan biri. Kanser hastalarında ameliyat sırasında uygulanan “frozen” yöntemiyle kısa sürede tanı konarak tedavi sürecinin daha etkin yönetilmesinin sağlanabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Zafer Küçükodacı “Cerrah ile patoloji uzmanı tarafından ameliyathanede gerçekleştirilen frozen yöntemiyle, ameliyat sırasında tümör dokusundan alınan örnek, patoloji uzmanı tarafından mikroskobik olarak değerlendiriliyor ve sonuç, ameliyatı yapan cerraha 15 dakikada bildiriliyor” açıklamasında bulundu.
Farklı türleriyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kanser vaka sayılarının giderek arttığını ancak bir yandan da tanı ve tedavideki gelişmelerin güçlü bir ivme kazandığını paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Özellikle moleküler patoloji alanındaki gelişmeler kanser tanısı yanında, aynı zamanda hangi ilacın, hangi tedavinin hastada etkili olacağı konusunda da önemli bilgiler veriyor. Patolojide, kanser hastalarının tedavi yönetimlerine önemli katkılar sunan bir yöntem de ameliyat esnasında yapılan ‘Frozen Section’. Bu sayede kanser hastalarının cerrahi tedavileri daha etkin bir şekilde yönetilebiliyor” dedi.
Patolojinin tedavide de rolü büyük
Patolojinin sadece kanser tanısı konmasının yanı sıra, hastalığın tedavisine ve nasıl seyredeceğine yönelik pek çok testin yapıldığı bir branş olduğunu da belirten Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Bugün kanser tedavilerinde kullanılan, ‘akıllı ilaçlar’ olarak bilinen hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin her geçen gün gelişmesi, patolojinin kanser tedavisindeki yerini ve önemini daha da güçlendirdi. Akıllı ilaçların, sadece bu ilaçlardan fayda görecek kanser hastalarında kullanılması gerektiği için, fayda görecek bu hastaların belirlenmesi de patolojide yapılan birtakım moleküler testlerle mümkün oluyor” diye konuştu.
Frozen Section olarak adlandırılan yöntemin patoloji pratiğinde yer alan en zor işlemlerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Kısaca ‘Frozen’ olarak adlandırılan yöntem, ameliyat sırasında uygulanan bir işlem. Daha açık bir şekilde ifade edersek; kanser tanısı almış veya kanser şüphesi taşıyan hastalarda yapılacak ameliyatın şeklini, büyüklüğünü, sınırlarını doğru bir şekilde belirlemek için cerrah ile patoloji uzmanı arasında yürütülen bir fikir alışverişi” şeklinde konuştu.
12 saatlik süre 15 dakikaya iniyor
Normalde bir dokunun mikroskop altında incelenebilecek hale gelmesi için, hastadan alınan dokuların ‘doku takibi’ denilen bir işlemden geçmesi gerektiğini, bunun da yaklaşık olarak 12-16 saatlik bir süreç olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Normalde hastadan doku alındıktan 12-16 saatlik bir süre sonra ilk mikroskobik inceleme yapılabilirken, frozen ile çok daha kısa sürelerde sonuç alınması mümkün. Patoloji uzmanı tarafından ameliyathanede gerçekleştirilen frozen yönteminde tümör dokusundan alınan örnek önce hızlı bir şekilde donduruluyor, ardından kesit alınarak boyama işlemlerine geçiliyor. Ameliyathane içinde yer alan patoloji frozen odasında alınan örnek patoloji uzmanı tarafından mikroskop altında değerlendirilerek sadece 15 dakika sonra sonuç, ameliyatı yapan cerraha bildiriliyor. Nadir durumlarda bu süre bir miktar uzasa da genellikle 15 dakika içinde işlem tamamlanmış, tanı konmuş ve cerraha ameliyatın nasıl devam edeceğiyle ilgili bilgi aktarılmış oluyor” açıklamasında bulundu.
Tanı konduktan sonra ameliyat şekli değişiyor
Tümör ameliyatlarında en önemli noktalardan birinin tümörün güvenli bir cerrahi sınır ile çıkarılması olduğunu paylaşan Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Frozen burada da devreye giriyor ve geride tümör dokusu kalmadığından emin olmak için bir değerlendirme fırsatı veriyor. Eğer tümörün sınırlarda devamlılığı tespit edilirse güvenli sınır sağlanıncaya kadar çıkarılan alan genişletiliyor” diye konuştu.
Kanser ameliyatlarında bir diğer önemli noktanın da tümöral kitlenin çıkarılmasına lenf nodunun alınmasının da eklenip eklenmeyeceği olduğunu belirten Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Vücudumuzdaki lenfatik sistem, dolaşım sisteminin yanı sıra bağışıklık sisteminin de bir parçası ve lenfatik damarlar dışında, lenf düğümleri gibi lenfoid doku ve organlardan oluşuyor. Kanserlerin pek çoğu bu lenfatik sisteme girerek başka organ ve dokulara sıçrayabiliyor. Bu nedenle kanser ameliyatlarında tümör dokusu ile bölgesel lenf nodlarının da çıkarılması gerekebiliyor. Örneğin meme kanseri ameliyatlarında, koltuk altı lenf nodlarının çıkarılması kararı genellikle ameliyat sırasında yapılan frozen ile veriliyor” dedi.
Lenfatik dolaşıma giren tümörün ilk olarak gittiği sentinel lenf düğümü de ameliyat sırasında frozen işlemiyle inceleniyor. Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Metastaz olmadığı görülürse diğer lenf nodları çıkarılmıyor ve bu da hastanın sonraki yaşam kalitesi ve konforu açısından önemli oluyor. Eğer lezyonun yeri biyopsiye uygun değilse ya da biyopsi yapılıp kanser tanısı konamamış ancak klinik olarak kanser şüphesi olan tümöral lezyonların tanısı için de frozen yöntemi kullanılıyor. Ameliyat sırasında kısa sürede konacak tanıyla ameliyatın şekli ve büyüklüğü tamamen değişebiliyor. İyi huylu bir tümörse sadece bu tümöral kitlenin çıkarılması yeterli görülürken, kanser söz konusuysa çok daha kapsamlı bir ameliyat yapılıyor” açıklamasında bulundu.
Frozen hangi kanserlerde yaygın olarak uygulanıyor?
Frozen uygulaması tümör cerrahisinde her an gerekebilecek bir durum. Dolayısıyla bütün cerrahi branşlarda frozen yönteminin uygulanabildiğini paylaşan Prof. Dr. Zafer Küçükodacı, “Meme kanseri ameliyatlarının hemen tamamında uygulanıyor. Ayrıca jinekolojik kanserlerde, kolon ve mide tümörlerinde, akciğer tümörlerinde, beyin tümörlerinde ve diğer pek çok tümör ameliyatında frozen yönteminden faydalanmak mümkün” dedi.