Başarılı kariyeri kadar, insan ilişkilerinde de samimiyet ve profesyonelliği, olabilecek en muhteşem şekilde bir araya getirmiş biri Emine Melda Yeter. Üniversiteden mezun olduktan sonra babamın işleri sayesinde bu sektöre girdim ve işimi severek yapıyorum diyerek yaptığı açıklamada; “ Tekrar dünyaya gelsem yine aynı sektörde olmayı tercih ederdim” diyor. Hal böyle olunca ödüllerle taçlandırdığı bir kariyer yolculuğu da sürpriz olmuyor tabii, başarı kaçınılmaz oluyor. Yaptığı işlerde her daim yükselen bir başarı grafiğiyle şu an bulunduğu noktaya gelen Yeter; kariyer yolculuğunda geldiği nokta, şimdilerdeki en güncel hedefleri ve sektöründeki trendleri bizlere anlatıyor.
UZUN ZAMANDIR VAKİT AYIRAMADIĞIM AİLEM VE ARKADAŞLARIMLA ANILAR BİRİKTİRİYORUM…
Kendimi değerli buluyorum diyen Melda Hanım; “Tabi ki, çünkü üretmek ve tek başına ayakta durabilmek için elinden gelen bütün çabayı gösteren her kadın kadar değerli olduğumu düşünüyorum. İş hayatıma başladığım günden beri çalışma azmine, bakış açısına, çözümselliğine, liderliğine ve kendine güvenine hayran olduğum kadınlar oldu. Hepsinden de kendime bir şeyler eklediğim noktalar var. Bence hangi alanda olursa olsun başarılı bir kadını takdir edilmeli ve en önemlisi de sonuna kadar desteklenmeli.
Bildiğiniz gibi profesyonel iş hayatıma geçirdiğim bir rahatsızlık nedeniyle çok kısa ara verdim şimdilerde biraz dinleniyorum diyebilirim. Her ne kadar dinlenmek bana uygun olmasa da kendimi zorluyorum. Çok uzun yıllardır haftalık izin bayram tatili vs. izinlerimi kullanmadan çalışıyordum. İş görüşmelerime devam ediyorum. Uzun zamandır vakit ayıramadığım ailem ve arkadaşlarımla anılar biriktiriyorum” şeklinde konuştu.
KEŞKELERLE YAŞAMANIN İNSANIN KENDİNE VEREBİLECEĞİ EN ZALİM CEZA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM...
Üniversiteden mezun olduktan sonra bu sektöre girdim. O kadar severek yaptım ki işimi, tekrar dünyaya gelsem yine aynı sektörde olmayı tercih ederdim. Sürekli yeni insanlarla tanışmak, onları ikna etmek beni inanılmaz mutlu ediyor. Beni yakinen tanıyanlar işimi ne kadar sevdiğimi çok iyi bilir. Üniversitede çalışarak paramı kazanırdım, Bu duygunun tarifi pek mümkün değil benim için. Kendi paranı kazanmak bambaşka bir duygu. Harçlığım bittiği zaman ailemden para isteyemedim hiçbir zaman. İş hayatımda da geceleri ofiste uyuyup sabah işe devam ettiğim çok olmuştur. Bir insanın babası, patronu lütfen izin kullan çok yoruldun der mi hiç? Bana hep söylemişlerdir. Çok çalışmayı çok seviyorum bu özelliğimi kaybetmek istemiyorum. Sadece ben değil, iş hayatındaki her kadın inanın çok zorluklarla karşılaşıyor ama burada önemli olan o zorlukla yaşamamak, “Ben bu durumu yaşadım ve evet çok üzüldüm ama bana vermek istediğini aldım ve yoluma devam ettim”, bakış açısını kabullenirseniz sonuca ulaşabilirsiniz. Keşkelerle yaşamanın insanın kendine verebileceği en zalim ceza olduğunu düşünüyorum.
OĞLUMLA HER ZAMAN ARKADAŞ GİBİYİZ…
Sevdiğim insanlarla en çok yapmak istediğim, Saatlerce konuşmak/her şeyden konuşabilmek; samimi, derin, bazen komik bazen eleştirel konuşabilmek, bunu zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yapabilmektir. İllaki özel olarak bir şeyler yapılabilmesi değil de doğal bir şekilde gelişmesi, ilişkideki samimi sürecin bir parçası gibi. Ama bunların her biri bir yana spesifik o ya da bu yapmak değil de ilişkinin dinamiğine göre yapılacaklar farklıdır. Sevdiğim kişiyle ne yapsam, yaptığım şey en güzelidir. Bunu karşılıklı istiyor oluşumuz ise paha biçilemezdir.
Mesela oğlumla her zaman arkadaş gibiyiz. Onunla en çok, zamanın durduğu bir anı birlikte yaşamak isterdim. O an, sadece ikimizin var olduğu, dünyadan uzak, sadece birbirimize ait bir an olurdu. Birlikte bir sessizlikte kaybolmak, her anımızda bir hikâye yazmak, duygularımızın her kelimeden daha fazla anlam taşıdığı o anı yaşamak…
BEN BAŞARININ BANA VERMİŞ OLDUĞU GÜCÜ ÇOK SEVİYORUM…
İlişkiye beklentiler, sorunlar, farklı bir yanın keşfedilmesi gibi faktörler çıktıkça nasıl sevilmek istediğin düşüncesi, düşüneceğin en son şey oluyor. İnsanlar, içsel dünyalarında sevilmek istedikleri şekli seviyorlar. Çünkü sevgi, en derin duygusal ihtiyaçlarımızdan biri. Sevgiyi nasıl ifade ettiğimiz, kendimizi sevme biçimimizi yansıtır diye düşünüyorum. Kendi içindeki boşluğu, karşındaki kişiye nasıl yaklaşarak dolduracağını bilmeye çalışır. Bu da sevilmek istediği gibi sevmesine yol açar.
Ben başarının bana vermiş olduğu gücü çok seviyorum. Bir işe başladığım zaman hep o işi başarıyla tamamlarsam etrafımda göreceğim takdiri hayal edip var gücümle çalışırım. Yani gücünü kendimden alıyorum. Oğlum ve kardeşlerim benim en büyük destekçim. Bana inanan, yapabileceğimi en iyi bilen, bu sebeple de beni motive eden...
Gücü kendinden alabilmek, kendi ayaklarının üzerinde durabilmektir. Başarı, hiç yılmamak, azimli ve kararlı olmaktır. Başarı, kendini yazgısını ancak kendisinin çizeceğini bilmektir.
SÜREKLİ OLARAK KİŞİSEL VE PROFESYONEL GELİŞİMİME ODAKLANMAYA GAYRET EDİYORUM…
Kendimi takdir ediyorum çünkü hiç yılmadım sürekli çalıştım, yoruldum demedim, hayıflanmadım. Elbette hatalarım da oldu ancak hatalarımdan ders çıkararak yoluma devam ettim. İlk olarak, planlama becerisi ve risk alma cesareti, kararlarımı sağlam bir temel üzerine oturtmamı sağlıyor. Deneyimlerimden çıkardığım dersler ve geçmiş hatalarımdan edindiğim bilgi, süreçleri daha etkili bir şekilde yönetmeme yardımcı oluyor. Kendime olan güvenim, sorumluluk almak ve kararlı bir duruş sergilemek de beni iş hayatındaki zorluklara karşı güçlü kılıyor. Bu prensipler ile mümkün olduğu kadar iş dünyasında güvenilir bir yönetici olmaya özen gösteriyor ve sürekli olarak kişisel ve profesyonel gelişimime odaklanmaya gayret ediyorum.
SONSÖZÜM…
Kadınlarımıza söyleyeceğim en önemli tavsiyem, kendilerine hayatla ilgili bir liste yapsınlar. Önce hayallerini sonra hedeflerini yazsınlar ve bunları gerçekleştirmek için çok ama çok çalışsınlar. Hata yapmaktan korkmasınlar, bilsinler ki sonrasında mutlaka, o hata dalında tomurcuk açacaktır. Ekonomik açıdan kimseye bağımlı olmasınlar ve başkasının sunduğu lüksün içinde üretkenliklerini kaybetmesinler.
Ve her başarının denenmiş bir kararla başladığını unutmasınlar…