“Başarı, istikrarlı süreç yönetimi, veri odaklı kararlar ve sürekli gelişimle somutlaşır.”

“İş fikirlerini ölçeklenebilir ve sürdürülebilir modellerle desteklemek, girişimciliğin stratejik temelini oluşturur.”

Ankara iş dünyasının saygın isimlerinden biri olan Derya Filiz Dalga, çok yönlü kariyeri ve dönüştürücü vizyonuyla bu ay Ankara Life Dergisi’nin konuğu oldu. Düşler Atölyesi Medya ve Mega Proje gibi iki güçlü markanın kurucusu, Ankara Ticaret Odası Reklam ve Görsel İletişim Komitesi Başkan Yardımcısı, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi ve daha birçok platformda aktif bir rol üstlenen Dalga; yalnızca iş dünyasına değil, topluma da dokunan bir başarı hikâyesinin mimarı.

25 yılı aşkın profesyonel deneyimini, son 15 yıldır girişimcilik ruhuyla harmanlayan Derya Filiz Dalga, iş yaşamını sadece ekonomik kazanımlarla değil, değer üretmek, genç girişimcilere yol açmak ve toplumsal sorumluluk bilinciyle şekillendiriyor. Kadınların iş dünyasındaki varlığını güçlendirmek adına attığı kararlı adımlar, vizyoner yaklaşımı ve ilham veren liderlik anlayışıyla hem bulunduğu sektöre hem de girişimcilik ekosistemine örnek oluyor.

Gerçekleştirdiğimiz özel röportajda; başarıya giden yolda istikrar, tutku ve sürekli gelişimin nasıl bir araya geldiğini, kadın girişimciliğinin Türkiye’deki mevcut durumunu ve bu alanda yapılması gerekenleri samimi bir dille bizimle paylaştı. Derya Filiz Dalga’nın azimle örülmüş yolculuğuna ve ilham veren duruşuna birlikte tanıklık ediyoruz. İyi okumalar dileriz.

Derya Filiz Dalga kimdir? Kariyer yolculuğunuzu kendi cümlelerinizle anlatır mısınız?

Ben Derya Filiz Dalga. Düşler Atölyesi Medya ve Mega Proje firmalarının kurucusuyum; aynı zamanda Ankara Ticaret Odası Reklam ve Görsel İletişim Komitesi Başkan Yardımcısı, TOBB Kadın Girişimciler İcra Kurulu Üyesi ve Genç Girişim ve Yönetişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesiyim. Akademik olarak gazetecilik, kültür ve bilim alanlarında yüksek lisans yaptım. 25 yılı aşkın profesyonel iş hayatımın son 15 yılı ise girişimcilik odaklı geçti.Benim için iş, sadece bir kariyer değil; aynı zamanda değer üretmek, topluma katkı sağlamak ve genç girişimcilere örnek olma yolculuğudur. Çalışmalarımızı yürüttüğümüz her iki sektörde de başarıya ulaşma vizyonuyla, multidisipliner bir anlayışla faaliyet göstermeye devam ediyorum. Aynı zamanda toplumsal sorumluluk projelerinde yer alıyor ve sivil toplum kuruluşlarında aktif görev alarak iş dünyasında ve sektördeki paydaşlara katkı sağlamayı hedefliyorum. Her yeni proje, hem öğrenme hem de paylaşma fırsatı sunuyor ve bu yolculuk hâlâ beni heyecanlandırıyor.

İş yaşamında başarılı olmak için kendinize koyduğunuz öncelikli hedefler nelerdi?

“Benim için başarı, bir hedefe ulaşmaktan çok, o hedefe giderken gösterilen istikrar, gelişim ve değer üretmekle anlam kazanır. Hayallerim her zaman yönümü belirledi; ancak onları gerçeğe dönüştürmek için disiplinli çalışmak, vizyon sahibi olmak ve sürekli kendini geliştirmek gerektiğini erken yaşta öğrendim.Düşler Atölyesi ve Mega Proje, bu yaklaşımın somut örnekleri. Her iki yapı da bir fikirle başladı; bugün bulundukları noktaya, sistemli emek, planlı ilerleme ve sürekli iyileştirme anlayışıyla ulaştı. Çünkü yalnızca üretmek yeterli değil; her gün bir öncekinin üzerine koymak, her detayı bir öncekinden daha iyi yapmak gerekir.Başarılı bir iş kültürünün temel taşlarından biri de dürüstlük ve güvendir. İnsanlar, güvene dayalı ilişkiler kurabildiğiniz bir ortamda hem iş birliğine daha açık olur hem de sürdürülebilir başarıya katkı sağlar.Ben her gün işe başladığımda kendime tek bir soru sorarım: ‘Bugün, dün yaptığımın üzerine ne ekleyebilirim?’ Tutku, istikrar, vizyon ve sürekli gelişim bir araya geldiğinde başarı doğal olarak gelir. Vardığım noktaya gelişimdeki en önemli detaylar bunlardır; ancak gidilecek çok yol elbette var. Gelişim, hiçbir zaman tamamlanan bir süreç değildir.

İş yaşamında başarılı olmak isteyen kadın girişimcilere neler önerirsiniz?

İş yaşamında başarılı olmanın temelinde yalnızca üretmek ya da bir fikir ortaya koymak değil, o fikri doğru anlatmak ve doğru konumlandırmak da vardır. Özellikle bizim gibi iletişim ve pazarlama odaklı sektörlerde, ‘nasıl yaptığınız’ kadar ‘nasıl anlattığınız’ da önemlidir.Kadın girişimciler için en kritik konu; vizyonlarını netleştirmeleri ve kişisel markalarını doğru şekilde inşa etmeleridir. Çünkü bugün güçlü markalar sadece ürün ya da hizmetleriyle değil, arkasındaki insanın duruşuyla da değer kazanıyor.Ayrıca bir fikre tutkuyla bağlanmak kadar, o fikrin gerçekçi, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir bir yapıya sahip olmasına da dikkat etmek gerekir. Duygusal heyecanla stratejik aklı dengeleyen girişimler, uzun vadede kalıcı olur.Elbette başarı sürdürülebilir olmalı. Bunun için istikrarlı olmak, her koşulda üretmeye ve gelişmeye devam etmek gerekiyor. Girişimcilik bir hedef değil; sürekli yenilenen, öğrenilen ve dönüşen bir süreçtir. Kısacası; fikir, emek, iletişim gücü ve istikrar bir araya geldiğinde başarı doğal bir sonuç olarak ortaya çıkar.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın girişimcilik ve fırsat eşitliği açısından Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadın girişimciliği hem Türkiye’de hem dünyada hâlâ istediğimiz seviyede değil. Ülkemizde çalışabilir yaşta 30 milyondan fazla kadın olmasına rağmen yalnızca 8,9 milyonu iş gücüne katılıyor ve girişimcilik oranı daha da düşük. Bu durum, ekonomik veriler kadar toplumsal kodlarla, geleneksel rollerle ve önyargılarla da bağlantılı. Kadınların erkeklerden ortalama yüzde 20 daha az kazandığı bir iş dünyasında, bu tabloyu değiştirmek için hâlâ kat etmemiz gereken çok yol var.Bu noktada toplumsal cinsiyet eşitliği, yalnızca bir değer meselesi değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomik ve iş kültürü için de kritik. Kadınlar fırsat eşitliği ile desteklendiğinde hem kendi potansiyellerini gerçekleştirebiliyor hem de iş dünyasına ve topluma değer katıyor.Son yıllarda bu alanda umut verici gelişmeler var: Kadınlar daha farkında, kendilerini geliştirmeye açık ve finansal kaynaklara erişim imkanları giderek artıyor. Melek yatırımcılar, iş geliştirme merkezleri ve destek fonları gibi araçlar, kadın girişimcilerin yolunu açıyor. Benim için kritik olan, iş dünyasının bu süreci desteklemesi ve fırsat eşitliğini sürekli olarak güçlendirmesidir. Kadın girişimciler fikirlerini hayata geçirdikçe, hem ekonomiye hem topluma kalıcı değer üretiyorlar.

Kadınların girişimcilik yeteneklerinin artırılması için neler yapılmalı?

Kadınların girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarmak için öncelikle eğitim, mentorluk ve finansal kaynaklara erişim gibi temel alanların güçlendirilmesi gerekiyor. Kadınların teknoloji ve yenilik odaklı fikirlerini, katma değer yaratacak ve nitelikli istihdam sağlayacak girişimlere dönüştürebilmeleri için daha fazla destek mekanizması oluşturmak şart.Bunun yanı sıra, kadınların birbirini desteklemesi, deneyimlerini paylaşması ve dayanışma içinde olması da ekosistemin büyümesini hızlandıran kritik bir faktördür. Rekabet kadar birlikte öğrenme ve dayanışma, uzun vadeli başarıyı besler.Ben kendi adıma, bu bilinçle hareket ediyor; kadın girişimciliğiyle ilgili her platformda farkındalık yaratmayı ve kadınların potansiyellerini gerçekleştirmeleri için örnek olmayı sorumluluk olarak görüyorum.