Haydarpaşa Garı'nda Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen "özel proje alanı" statüsüyle tahliye süreci başlatıldı. İstanbul'un simge binasının geleceği 20 yıldır bir muamma.



İstanbul'un simge yapılarından Haydarpaşa Garı, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen "özel proje alanı" statüsüne dayanan tahliye süreciyle yeniden gündemde.

Hukukçular, şehir plancıları ve meslek odaları bu süreci "açıkça hukuksuz" olarak tanımlıyor. Demiryolu çalışanları ve kent savunucuları ise bunun yalnızca bir bina meselesi değil, kamusal alan, toplumsal hafıza ve ulaşım hakkı mücadelesi olduğunu düşünüyor.

Haydarpaşa'da tren seferleri tamamen 2013'te durmuştu.

DW Türkçe, hukuki belgeler ve alanın yıllardır savunuculuğunu yapan Haydarpaşa Dayanışması temsilcileri ile demiryolu emekçilerinin tanıklıkları üzerinden süreci inceledi.

Yıllardır süren planlar ve hukuki mücadele
1909'da kapılarını açan Haydarpaşa Garı, Anadolu'dan gelenler için İstanbul'a açılan ilk kapı, İstanbul'dan gidenler için ise memleket yolculuğunun başlangıcı oldu. Ancak 2005'ten bu yana, iktidarın gar ve liman sahasını rant projelerine açma girişimleriyle karşı karşıya. Bu süreçte kimi zaman gökdelen planları, kimi zaman liman projeleri gündeme geldi; Haydarpaşa Dayanışması ve meslek odalarının açtığı davalarla bu projelerin pek çoğu iptal edildi.


Haydarpaşa Tren Garı'nda 2018 tarihinde çekilmiş bir kareFotoğraf: Ozan Kose/AFP/Getty Images
21 Ekim 2019'da ise tarihi Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait depo alanları, aylık 350 bin lira kira bedeliyle Hazerfen Danışmanlık Limited Şirketi'ne verildi. Şeffaf olmadığı ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle büyük tepki çeken bu ihale, yargı sürecinin ardından iptal edildi. Ancak bu kez de Kültür ve Turizm Bakanlığı üzerinden yeni adımlar atıldı.

Haydarpaşa ve Sirkeci gar sahaları 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 97. maddesinin 1. fıkrasının "ğ" bendi uyarınca özel proje alanı ilan edildi. Karar CHP'li vekiller tarafından Anayasa Mahkemesi'ne (AYM)taşındı. AYM 26 Ekim 2023'te kararı iptal etti. İptal kararı 27 Şubat 2024'te Resmi Gazete'de yayınlandı.

Haydarpaşa protokolü ne diyor?
AYM kararı dokuz ay sonra yürürlüğe girecekti. Ancak bu süre içerisinde -iptal kararı yürürlüğe girmeden- henüz Ağustos 2024'te gar sahası üzerindeki muhtelif parsellerde bulunan binaların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 29 yıllığına kiralanmasına yönelik protokol imzalandı. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile imzalanan bu protokolle İstanbul'daki Haydarpaşa Garı ve arazisi, 71,1 milyar TL karşılığında 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi. Aynı şekilde Sirkeci Gar bölgesi de 9,5 milyar TL'ye Kültür ve Turizm Bakanlığına kiralandı.

Protokolde, Kültür ve Turizm Bakanlığının Sirkeci ve Haydarpaşa alanlarını, belirlenen tüzel kişilikler ve ortaklıklara ait kira sözleşmesi karşılığında kiralayabileceği belirtiliyor.

AYM'nin iptal kararı ise Kasım 2024'te yürürlüğe girdi.

Ancak iptal kararına rağmen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve Ağustos 2024 tarihli protokol gerekçe gösterilerek 23 Temmuz 2025'te lojmanların 1 Nisan 2026'ya kadar boşaltılması yönünde karar çıktı.

"Bir bina değil, hafızanın mekanı"
Haydarpaşa Garı, yüzyılı aşkın süredir ayrılıkların, kavuşmaların, umut dolu başlangıçların ve hüzünlü vedaların mekanı olarak kolektif belleğe kazınmış bir simge. Savaş yıllarında cepheye giden birliklerin, Kore Savaşı'na uğurlanan askerlerin, göçmenlerin, işçilerin yolu buradan geçti.

Edebiyat ve sinema da bu hafızayı besledi. Orhan Kemal, Sait Faik, Cemal Süreya dizelerinde ve satırlarında Haydarpaşa'yı kavuşmaların ve ayrılıkların sembolü yaptı. Yeşilçam filmlerinde tren düdüğü eşliğinde hüzünlü vedaların ve umut dolu karşılaşmaların fonu oldu.

Yapıcı: Burası kentin belleği, işleviyle birlikte korunmalı
Mimar ve Haydarpaşa Dayanışması üyesi Mücella Yapıcı, DW Türkçe'ye, Kültür ve Turizm Bakanlığının projelerinin "kültür" söylemiyle pazarlansa da kamusal alanı ticarileştirme amacını taşıdığını belirtiyor. "Haydarpaşa, kamusal ulaşımın, toplumsal hafızanın ve kültürel mirasın kesişim noktasında bir simgedir" diyen Yapıcı ekliyor:

"Bu alanı özel proje alanı ilan ederek kamu yararına aykırı biçimde tahliye ettiler. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen bu adımı atmaları, yürütmenin yargı denetimini nasıl hiçe saydığının açık göstergesi. Buradaki mücadele yalnızca binayı koruma mücadelesi değil; kentin hafızasını, kamusal alanı ve ulaşım hakkını savunma mücadelesidir."