Ankara Life Magazin Sunar...
Gökyüzüne baktığında yalnızca yıldızları mı görürsün, yoksa kendi ruhunun yankısını mı?

Her insan, doğduğu anda gökyüzüne işlenen bir sır taşır: kaderle harmanlanmış bir harita, görünmeyen bir pusuladır. İşte ben, o haritaları okuyarak insanın hem yarasını hem de şifasını gökyüzünde bulmaya çalışan bir yolcuyum. Hayatın zorluklarından, ateşin içinden geçip yeniden doğdum ve yaşam yolculuğumda gördüm ki: gökyüzü bize yalnızca zamanı değil, ruhun hakikatini de fısıldıyor.
Benim için astroloji, gökyüzünün diliyle insan ruhunun aynasıdır. Tasavvufta “İnsanın gönlü, göklerin anahtarını taşır” denir;
Hermes öğretisinde ise “Gökyüzünde ne varsa, yeryüzünde de o vardır.”
Doğum haritalarını her zaman bir “kullanma kılavuzu”na benzetirim. İnsan dünyaya geldiğinde gökyüzündeki gezegenlerin dizilimi, onun yaşam planını ve potansiyelini yansıtır. Bir çocuğun haritasında onun yetenekleri, bu hayatta zorlanacağı noktaları keşfederek ebeveynler doğru desteği verebilir.

Yalnızca bireylerin değil; ülkelerin, şirketlerin ve evliliklerin dahi bir doğum haritası vardır.Kurumsal danışmanlıklarda, şirketlerin kuruluş tarihleri üzerinden finansal faaliyetlerde doğru zamanda doğru adımlar atmalarına da rehberlik eder astroloji.
Ben kendi yolumu bulmaya çalışırken tanıştım astrolojiyle. Şifa ararken sorularımın cevaplarını Bioenerjiyle, Tasavvufla, Havas ilmiyle ve Astrolojiyle buldum. İnanırım ki acıdan geçmeyen insan, başkasına tam anlamıyla fayda sağlayamaz. Sezen Aksu’nun dediği gibi, “acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir.” Tıpkı insanlar gibi…
Her danışan, kendi şifasını bulurken bana da ayna olur. Geçtiğim acılardan geçen insanlar gelir aslında bana frekans olarak da. Onların ışığı bana yansır, birlikte dönüşürüz. Ama unutulmaması gereken bir hakikat vardır:
Yol, danışanımın yoludur. Ben yalnızca rehberim; ışığı gösteririm, yürümek ona aittir.
Astroloji, yüzeyde yalnızca 12 burçtan ibaret gibi görünse de, her harita tıpkı parmak izin gibi çok farklıdır ve kişiye özeldir. Koskoca evrende bir toz tanesi kadar küçükken insan, kendi içinde koskoca bir evreni taşır aslında!
Astroloji, insanlık tarihinin en eski bilgi alanlarından biridir. Mezopotamya’da gökyüzü gözlemleriyle başlayan bu ilim, Antik Yunan’da felsefeyle birleşmiş, İslam dünyasında matematik, astronomi ve tıpla yan yana gelişmiştir. Orta Çağ’da Batı üniversitelerinde ders olarak okutulmuş, Osmanlı’da müneccimbaşılık kurumu aracılığıyla devlet işlerinde rol oynamıştır.
Astroloji, benim için yalnızca kadim bir ilim değil; aynı zamanda insanın kendi içine açılan bir yolculuktur. Her harita, yolunu arayan bir kalbin pusulasıdır. Ben yalnızca o pusulayı tercüme eden bir rehberim.
Ben Minerva… Hazır mısın yıldızların fısıltısını duymaya?
İletisim: minervaastroloji@gmail.com

