Her şey, aslında mimar olmak isteyen bir gencin bir tiyatro afişi tasarlamasıyla başlamış. Ardından, Lonesco’nun bir oyununda bir doktoru canlandırması için teklif almış ve sahneye çıktıktan sonra bir daha eski Buğra olmayacağını anlamış. Her ne kadar ilk seferinde perde açıldığında sahnenin arkasına kaçmak istese de o günden sonra en büyük tutkusu sevdiği hikayenin içinde sevdiği karakteri canlandırmak olmuş. Bugün ise hem komedi hem dram oyuncusu olmayı başararak işine ruhundan fazlasını katan biri var karşımızda. ‘Gözleriyle oynamak’ tabirinin anlam bulduğu oyuncu, yeteneği ile tam da bu yüzden göz dolduruyor. Zira başarılı bir şekilde devam etmekte olan dizisi ‘Aşk Yeniden’de canlandırdığı Fatih karakteriyle bir kez daha gönüllerin fatihi olan oyuncunun her defasında canlandırdığı rol ile ters köşe yaptığı konusunda hemfikir olduğumuzu sanıyorum. Aslında kendisiyle o kadar çok röportaj yapıldı ki onun hakkında her şeyi bildiğimize ikna olmuş durumdayız; mimarlık diplomasını bir kenara bırakıp oyuncu olma kararından aktif bir Instagram kullanıcısı olması sayesinde izin verdiği kadar ortak olduğumuz özel hayatına, yakın arkadaşları Serhat Teoman ve Emre Erkan’la birlikte kurduğu Get Yapım’dan oynadığı dizilere kadar birçoğumuz duruma hakimiz. Peki ama Buğra Gülsoy’un kendisini ne kadar tanıyoruz? Örneğin, onun gerçek bir ‘Walking Dead’ hayranı olacağını ya da o her ne kadar romantik olmadığını iddia etse de, ‘sevmek mi sevilmek mi?’ diye sorduğumda hiç düşünmeden sevmek cevabını vereceğini uzaktan bakarak tahmin etmek kolay değil. Aynı şekilde aşık olduğunda içine kapandığından ya da 30 yaşından sonra gelişen istediğini hemen elde etme arzusundan haberdar olduğunuzu sanmıyorum. Onunla geçen süre boyunca beni en çok şaşırtansa geleceğe dair en büyük hayalinin uzaydan gezegenimizi izlemek olduğunu söylediği andı. Bir de, sayfanın sonuna kadar içimde tutamayacağımdan gelecek sezonda ekranlarda bizi kendisine dair bir sürprizin beklediğini de hemen söyleyeyim. Eh, madem işin içine biraz bilimkurgu karıştı şimdi zaman makinesine atlayıp Buğra ile hem geçmişe hem geleceğe dokunduğumuz içsel bir yolculuğa çıkmanın tam zamanı.

‘Aşk Yeniden’ dizisinde canlandırdığınız Fatih karakterinden en büyük farkınız ne?

Fatih duygusal ve romantik. Ben romantizmi çok beceremeyenlerdenim ama duygusalım. Günümüzde Fatih kadar fedakar insan ne kadar kaldı bilmiyorum ama koşullar ne olursa olsun sevdiği kadın için her şeyi göze alabilen bir karakteri oynamak farklılık, oynadıkça da beni daha uysal bir insana dönüştürüyor.

Hangi projede yer alacağınıza karar verirken en çok neler etkili oluyor? Senaryo mu, yönetmen mi yoksa oynayacağınız karakterin kendisi mi?

Öncelikle hikaye, sonra karakter, sonra kimlerle birlikte oynayacağım ve son olarak da yönetmenin kim olduğu. Sonuçta uzunca bir süre haftanın altı gününü beraber geçireceğim bir ekipten bahsediyoruz. Uzunca bir süre olması tabii reytinglere bağlı ama set benim iş yerim. Sevdiğim işi sevdiğim, güvendiğim ve iyi vakit geçireceğimden emin olduğum insanlarla yapmak huzur veriyor.

Sette boş vakit bulduğunuzda neler yaparsınız?

Yazdığım ve henüz kafamda taslak olan hikayelerimin üzerinden geçerim. Rötuşlarımı yaparım. Diğer boş vakti olan oyuncularla sohbet ederim. Eğer Özge Özpirinçci’nin de boş vakti varsa iPad’den ‘Walking Dead’ izleriz. Özge daha önce bu diziyi izlememişti, zombi fobisi vardı, halloldu.

Tiyatroyla tanışmasanız bugün sizi muhtemelen mimar olarak tanıyor olacaktık. Oyunculuğun kanınıza girdiği ilk anı hatırlıyor musunuz?

Üniversite ikinci sınıfta özel bir tiyatronun afiş tasarımını yapıyordum. Daha sonra bana Ionesco’nun ‘Kral Ölüyor’ oyununda doktor rolünü oynamamı istediklerini söylediler. Başta tabii ki heyecanlandım ama sahneye çıktıktan sonra bir daha eskisi gibi olamayacağımı anlamıştım. Mimarlık artık benim için sadece bir diploma olarak kaldı.

Aileniz bu durumu nasıl karşılamıştı?

Diplomamı alıp Ankara’ya dönmek üzereyken Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları’ndan çocuk oyununda oynamam için teklif geldi. Her ne kadar babam Ankara’ya dönüp onunla mühendislik yapmamı bekliyor ve istiyor olsa da soytarı rolü daha cazip gelmişti. Başta onların da şaşırdığına eminim ama beni izledikten sonra kararımın doğruluğunu ve benim mutluluğumu anlamışlardı. Babamın bunu kabullenmesi beni izleyene kadar gerçekleşmemiş olsa da annem başından beri arkamdaydı.

Tiyatroya dair sırada yeni neler var?

2009 yılında Serhat Teoman ve Emre Erkan ile birlikte kurduğumuz Get Yapım’la geçtiğimiz senelerde oynadığımız ‘Pragma’ oyunundan sonra yeni oyunumuz olan ‘Dip’i yazdık. Sahnelemek için de hepimiz için uygun olan zamanı bekliyoruz. Çünkü hayata geçirdiğimiz her projenin öncelikle bizi mutlu etmesi lazım.

Sinema perdesi mi televizyon ekranı mı sizi daha çok heyecanlandırıyor?

İkisi de oyunculuk… Benim için fark eden bir şey yok. Beni heyecanlandıran; sevdiğim hikayenin içinde sevdiğim karakteri oynamak.

Setlerde olmadığınız zamanlarda kendinizi hangi alanlarda geliştirirsiniz?

Evcimen bir insanım. Spor yapmak ve arkadaşlarımla vakit geçirmek dışında pek dışarı çıkmayı tercih etmem.