Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından Adalet Ağaoğlu’nu doğum günü olan 23 Ekim’de Albert Long Hall’de gerçekleştirilen özel bir programla andı. Vefatından önce 6 bini aşan kitaptan oluşan kütüphanesi ile kişisel eşyalarını Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışlayan Ağaoğlu’nun “Dar Zamanlar Serisi” olarak adlandırılan 4 kitabı Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi’nin baskısı ile raflarda yerini aldı. Yayınevi tarafından yazarın 28 eserinin tamamının basılacağının müjdesinin verildiği programın ardından konuklar Ağaoğlu’nun kişisel eşyaları, kitapları, mektupları ve fotoğraflarından oluşan özel sergiyi gezdiler.

 

Adalet Ağaoğlu, doğum günü olan 23 Ekim’de Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından gerçekleştirilen özel bir programla anıldı. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Binası’nda gerçekleşen etkinlikte yazarın Boğaziçi Üniversitesi ile olan derin bağları, edebi kişiliği ve Türk Edebiyatı’na katkıları ele alındı. Dört kitaptan oluşan Dar Zamanlar Serisi kitaplarının yeni baskılarını tanıtan Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ilerleyen günlerde yazarın 28 kitaptan oluşan tüm eserlerinin Yayınevi bünyesinde baskısının yapılacağını duyurdu.   

 

“Toplumsal ve bireysel dönüşümlerimizi anlamakta rehber niteliğinde”

Törende konuşan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Adalet Ağaoğlu’nun eserlerinin sadece edebi birer yapıt olmanın ötesinde olduğunu ifade ederek “Hepimizin çok iyi bildiği üzere Adalet Ağaoğlu, modern edebiyatımıza damgasını vurmuş, eserleriyle toplumumuzun derinliklerine ışık tutmuş bir yazar. Onun yazdığı eserler toplumsal ve bireysel dönüşümlerimizi anlamamıza yardımcı olan birer rehber niteliğinde. Adalet Ağaoğlu’nun eserlerindeki derinlikli karakter analizleri, toplumsal eleştirileri ve özgün anlatım dili, edebiyatımız için çok özel bir yere sahip.”

 

“Altı bini aşkın kitaptan oluşan kütüphanesini Boğaziçi’ne bağışladı”

Rektör Prof. Dr. İnci, Ağaoğlu’nun 2010’da Boğaziçi Üniversitesi’ne kendi kitaplığı ve kişisel arşivini de Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladığını hatırlattı.

 

2018’de “Türkçe roman alanındaki özgün ve öncü eserleri ile ülkemizin kültürel ve düşünsel dünyasına yaptığı katkılarından dolayı” fahri doktor unvanı verilen Ağaoğlu’nun Boğaziçi Üniversitesi için çok kıymetli olduğunu dile getiren Prof. Dr. İnci, “Üniversitemize bağışladığı kitaplığı ve kişisel arşiviyle Adalet Ağaoğlu Araştırma Odası’nın kurulmasını sağladı. Bu, bizler için çok kıymetli ve büyük bir miras. Bu odada Adalet Ağaoğlu’nun ölümsüz eserlerini kaleme aldığı çalışma masası, daktilosu, kitapları, ödülleri, plakları gibi özel eşyalarının yanı sıra eşi ve arkadaşları ile mektuplaşmaları dosyalanmış bir şekilde yer alıyor. Ayrıca Adalet Ağaoğlu’nun kitaplarının ilk baskıları, eserleri üzerine yapılmış ikincil kaynak çalışmalar, çevirileri, radyo oyunları; çocukluk, aile, gençlik ve diğer yazarlarla olan fotoğrafları da yine bu odada bulunuyor. Kıymetli yazarımız Adalet Ağaoğlu, altı bini aşan kitaptan ve dergiden oluşan kendi kütüphanesini de Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladı. Üstelik yazarın kendisine imzalanan kitaplar da kütüphanede özel bir koleksiyon olarak yer alıyor” diye konuştu.

 

 

“Dar Zamanlar Serisi ile başlıyoruz”

Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Berat Açıl da konuşmasında, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi’nin, Ağaoğlu’nun 28 kitaptan oluşan yeni serilerinin yayınlanacağı bilgisini paylaşarak Dar Zamanlar Serisi ile projenin başladığını söyledi:

 

“Adalet Ağaoğlu’nun 28 adet kitabını yayımlamak için bir planlama yaptık ve onun Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi’ndeki doğumunu Adalet Ağaoğlu’nun doğum gününde ve Adalet Ağaoğlu denince akla ilk gelen eserleriyle yani Dar Zamanlar Serisiyle başlatmak istedik. Dar Zamanlar serisi Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi ve Hayır romanlarından oluşuyor. Fakat 2014’te yayımlanan Dert Dinleme Uzmanı da bu serinin devamı olarak yayımlanmıştı. Bu nedenle biz de Dar Zamanlar üçlemesi yerine Dar Zamanlar dörtlemesi adlandırmasını kullanmayı uygun bulduk. Bu nedenle afişlerde ve girişte de görüldüğü gibi dört kitabı aynı anda yeniden ve bir seri olarak yayımlamaya karar verdik. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi olarak Adalet Ağaoğlu’nun kitaplarını yayımlamak da bir nevi doğum, yayınevimiz için. Bu kitaplarla beraber Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi kaldığı yerden devam edecek, yeni yayın dönemine Adalet Ağaoğlu gibi güçlü bir isimle başlamak, yayıncılık faaliyetlerime yayınevimize ivme kazandıracak. Nitekim şimdiden iki yıllık yayın planlamasını da büyük oranda bitirmiş durumdayız.”

 

Dicle Üniversitesi rektörü Ağaoğlu’yla olan anılarını anlattı

Boğaziçi Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Usluer moderatörlüğünde düzenlenen panelde Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamuran Eronat, Boğaziçi Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Cihat Arınç ve Basılı Kaynaklar ve Koleksiyon Geliştirme Şube Müdürü Emine Hatun Gür, yazar hakkında konuşmalar gerçekleştirdi.

 

Adalet Ağaoğlu hakkında ilk doktora tezini hazırlayan kişi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kamuran Eronat, “Adalet Ağaoğlu ile doktora tezi çalışmalarım esnasında tanıştık. Kendisinin lise defterlerinin güncelerini tuttuğunu biliyordum, hala tutup tutmadığı sorduğumda gülümseyerek çantasından bir liste defteri çıkardı. “Artık sizi evime bekliyorum” dedi. Ailemle birlikte evine konuk olduk, kendisi bir yazardan ziyade misafirperver bir ev sahibi olarak bizi ağırladı. O günkü güzel sohbetimiz “İnsan ve Eser” adlı kitaba dönüştü. Adalet Hanım’la pekişen dostluğumuz ilerleyen yıllarda da yakın aile dostluğu olarak devam etti. ”

 

“Tabuyu yıkmak sanatın işi”

Adalet Ağaoğlu hakkındaki doktora çalışmasından da bilgiler paylaşan Prof. Dr. Kamuran Eronat “Ağaoğlu insanları iyi tahlil eden bir yazar. Doğu-batı arasında sıkışan insanın dramını edebiyatımızda en iyi aktaran yazarlardan biri. Sanat yaratımı için “daralma” gerektiğini, mutlulukta yaratım olmayacağını söylerdi. Kendisinin “Ölmeye yatmak” isimli eseri 1 saat 27 dk’lık bir sürede geçer, bu dar zamanda derin tahlillere şahit oluruz. Ağaoğlu meseleleri ciddiyetle alan, konulara ciddiyetle bakan biriydi, bu konudaki yaklaşımını “Tabuyu yıkmak sanatın işi, başka türlü sanat olmaz” şeklindeki sözleriyle de ifade ederdi.

 

 “Eşyalar aynı düzende muhafaza ediliyor”

Ağaoğlu’nun kişisel arşivini üniversiteye bağışlayacağı sıralarda tanıştıklarını ifade eden Boğaziçi Üniversitesi Basılı Kaynaklar ve Koleksiyon Geliştirme Şube Müdürü Emine Hatun Gür “Adalet Ağaoğlu arşivini üniversitemize bağışlayacağını ifade ettiğinde kütüphanesi girip kitapları kendisiyle birlikte seçtik. Hem kitaplarından ayrılmakta zorlanıyor hem de kitapları üniversiteye bağışlayacak olmanın mutluluğunu yaşıyordu. İlk olarak 2001 yılında genel koleksiyonundan kitaplar bağışladı. 2002 yılında Selim İleri, Hilmi Yavuz, Erdal Öz gibi ünlü yazarların bulunduğu 1468 kitaptan oluşan imzalı kitap koleksiyonunu bağışladı. 2010 yılında ise tüm kişisel arşiv ve koleksiyonunu üniversitemize bağışladı. Adalet Ağaoğlu’nun kitaplığından gelen toplam 6075 kitap, kütüphanemizde bir özel koleksiyon olarak bulunuyor. Kişisel arşiv malzemeleri ise ‘Adalet Ağaoğlu Araştırma Odası’nda kendi tasarımı, tasnifi ve düzeni içinde muhafaza ediliyor.”

 

“Her kitabının ilk baskısını eşi için imzalardı”

Yazarın kişisel eşyalarını da üniversiteye bağışlamış olduğunu kaydeden Emine Hatun Gür, “Koleksiyonda Adalet Hanım’ın çalışma masası, koltuğu, daktilosu gibi çok sayıda kişisel eşyasını, fotoğraflarını ve özel hayatından parçaları görebilirsiniz. Örneğin kitap koleksiyonunda eşi adına imzalı ve ithaflı pek çok kitap bulunuyor. Adalet Hanım her kitabının ilk baskısını eşi için imzalamış ve saklamıştır. Bu kitaplardan onlar bizim çocuklarımız diye bahsederdi.”

 

“Sinematografik olarak zor bir film”

Boğaziçi Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Cihat Arınç ise “Fikrimin İnce Gülü” romanından uyarlanan “Sarı Mercedes” filminin sinemaya uyarlanması süreci hakkında konuştu. Yazara kitabın sinemaya uyarlanması için pek çok yönetmenden teklif gittiğini ifade eden Arınç, “Adalet Hanım birçok ünlü yönetmenin teklifini reddetmişti. Son olarak Tunç Okan’ın yazdığı sinopsisi beğenerek teklifini kabul ettiğinde muhtemelen çekimlerin 6-7 yıl süreceğini tahmin etmiyordu. Fikrimin İnce Gülü romanı, zaman bakımından geçmişte, gelecekte ve şimdide geçen bir roman. Bu sebeple sinemaya nasıl uyarlanacağı, nasıl kurgulanacağı çok önemli. Tunç Okan da kendi hazırladığı ilk kurgudan vazgeçmiş, Fransa’dan başka bir kurgucu getirmiş, sonra onun kurgusunu da beğenmeyerek yine kendi hazırladığı başka bir kurguyla çekimlere başlamıştır. Sarı Merdeces filmi, hikayesi bakımından Türk Sineması için çok kıymetli, sinematografik olarak zor ve çekimleri ilginç bir film” dedi.